GENÇLİĞİMİZİN GÜL BAHÇESİNDE ALDI TELAŞ BİZİ ELLERİNE…
Stj. Av. Tugay Çeliktenyıldız Anısına …
Rivayet odur ki; Tarihi Galata Kulesi’ne ilk kiminle çıkarsan onunla evlenirsin. Tugay ise 13.06.2022 tarihinde Galata’da ölümüyle evlendi.
İnsan ömrünü mevsimlere bölsek gençlik ömrün baharı olur. Henüz menisküs ağrıları boy göstermemiştir, dizler sapasağlamdır. Şeker, tansiyon zorlamıyordur istediğimiz zaman istediğimizi yiyecek özgürlüğümüz, günlerce uykusuz yaşayabilecek enerjimiz vardır.
Yarını düşünmeden yaşamak gençliktir. Heyecan, umut gençliktendir. Renkler gençliktendir. Gökyüzü bile maviliğini en çok gençken, henüz vakit varken gösterir. Yenilen yemek bile henüz ağızda implant dişler yokken lezzetlidir. Yani demem o ki; gençken her şey renginde ve her şey tazedir.
Ya şimdi?
Uyanıp penceresini açan, havayı ciğerlerine soluyan, geceleri kaygılanmadan yastığa başını koyabilen, acele etmeden, yetişmeden, yitirmeden yaşayabilen bir genç kaldı mı aramızda?
Henüz 23 yaşındaki meslektaşımız Stajyer Avukat Tuğay Çeliktenyıldız’ın hayatını sonlandırma haberi içimizde bir boşluk bir yara daha açtı, biraz daha küllendirdi renklerimizi.
İstanbul’a giden her turist illa ki Galata Kulesinde güzelim İstanbul’u seyrederek hayallere dalmıştır. Büyük bir keyifle İstanbul’u sırtına alarak birden çok açıdan poz vermiştir.
Ama bir gün gencecik birinin o kuleden sonsuzluğa yolculuk ihtimalini düşünmüş müdür?
Bunları yazarken içim çok burkuluyor ama istiyorum ki unutmayın istiyorum ki o kuleden atlayarak kendisini sonsuzluğa, özgürlüğe ve tarihe bırakma saiki ile hareket eden Tugay’ı hatırlayın ve Tugay’ın çaresizliği ile kıvranan birçok gencin olduğunu bilin.
Galata Kulesinde ilk intihar vakıası 1876 senesinde kayıtlara geçmiştir. Yine şair Ümit Yaşar Oğuzcan’ın 15 yaşındaki oğlu da 1973 senesinde Galata Kulesinden atlayarak hayatına son vermiştir. Ve geçmişten bu yana çaresizlik ve sıkışmışlık hissi ile birden çok genç Galata Kulesinden yani gökyüzüne en yakından en uzağa bir yolculuğa uğurlanmıştır. Güzelleme yapmak değil niyetim yanlış anlaşılmasın. Gayem o ki; sorun, niye diye sorun, görün, ah vah edip geçmeyin.
Yıl 2022, bizi, gençleri çok çaresiz bıraktılar, renklerimizi soldurdular, hayallerimizle aramıza duvarlar ördüler. Bir telaşın içine savurdular bizleri. Hevessiz, soluksuz ve amaçsız bıraktılar bizleri.
-Nasıl mı yaptılar?
-İzaha muhtaç mı bu kısım?
-Bence değil sadece Bakmak değil görmek lazım.
Tebrik ederim, hayatı, renkleri ve umutları, gençliğin olması gereken doygun ve mücadele azminin nasıl içinin boşaltıldığı, Her bir rengin zamanla grileştirildiği, bu anlamsız grilikte gençlerin yaşlı ve yılgın bir hayata mahkum edildiği, biz ihtiyarların ise gençler karşısında çaresiz bir çözümsüzlük içinde üzerine gelen arabanın farlarına takılan tavşan gibi…
Bir haftadır hastanede yatmaktayım.ilk günkü kadar olmasa da,ağrılarım var.Üzücü yazını okudum,çok etkilendim.Kendi ağrılarımı unuttum.Bu gençleri her kimse ,çaresiz bırakanlar utansınlar.Söylesem tesiri yok. Etkili anlatımın için tebrikler Merve.Sen yazmalısın.
Canım bir insanın acısını anlayabilen insan, insandır aslında. Acıları anlayabilmek ve çare olabilmek dileğiyle… Sebep olanlarda Hadisi Şerifte denildiği gibi “Can yakan, canının yanacağı günü beklesin.” Herkes ne ettiyse onu çeker. Sağlıcakla kal.